Yazacak çok şey var; ancak doğru yer burası mı, bilmiyorum. Dışavurum enteresan şey, nereden vuracağını karıştırıyor insan. Hayatta hiçbir şeyin tat vermediği anlardan. Tatsız yani. Oldu olacak yeniden başlayalım.
Başlıyorum. Buraya yazmak kağıda yazmaktan kolay, ancak bir o kadar da 'basit' hissettiriyor. Mürekkebin tokluğu yok, ellerde lacivert leke yok. Kağıdı çeviriyorsun, arka sayfaya bulaşan harfler yok. Hoş, sayfa da yok.
Direniyorum, direniyorum. İnsan harflerin nizamından çabuk etkileniyor. Cümleler anlamları kovalıyor. Anlamlar hisleri kovalıyordu evvelden; şimdi susup kalıyor. Her şey anlamlı, ama anlam ne kazandırıyor? Ne geçiyor elimize onca mana teker teker dökülünce? Sonrası? Yazmaya değer mi? Bu soğukluğun sonrası olur mu? Sanırım olacak, çünkü hep oldu. Bazı şeyler karakter meselesiyse demek, kalıp duracak öyle, damarlarını donduracak.
İlk sarhoşluğum geldi bugün aklıma. Üç kişi: birer arkadaşım ve ben. Tanışmıyorlar. Yazlık bir mekanda, hava çok hoş. Deniz esintisini hatırlıyorum. Bol kahkaha ve oturduğumuz koltuklardan zamanla beraber aşağılara kayma... Eğlenceli olması gerek, hatırladıkça içime oldurtamadığım bir neşe doluyor. Ertesi günün stresi, dengesiz adımlar, hafızanın silinilebilirliğine şaşırmalar...
Zaman zaman eski güzel hisleri zorluyor aklım böyle. Nasıl olduklarını anımsamak, bu algı döngüsünü yıkabilmek- tabii mümkünse şayet. Üzgünüm, insan ben de isterdim buraya optimist şeyler yazabilmek. Elimden gelen şu anlık bu ama zamanla adımlanır elbet.